Resmi olmayan sonuçlara nazaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığı, ikinci tipi dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Erdoğan destekçilerinin sokaklarda araç konvoylarıyla kutlama yaptığı Almanya’daki gazetelerde de geniş yer buldu.
Der Spiegel dergisi, haberi okurlarıyla “Sonsuza kadar Erdoğan” başlığıyla paylaşırken, Die Tageszeitung (TAZ) gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerekli oranın çok az üzerinde oy alarak seçimleri rakibi Kemal Kılıçdaroğlu karşısında birinci sırada tamamladığını yazdı. Die Zeit gazetesi, seçimlerle ilgili tahliline “Kimlik her şeyin üzerinde” başlığını atarken, Handelsblatt gazetesi Erdoğan’ın seçimi kazandığını duyurduğu haberinde Erdoğan’ın ‘seçim zaferinin ne manaya geldiğini’ ele aldı. Frankfurter Allgemeine (FAZ) gazetesinde yayınlanan tahlilde ise “Türkiye Avrupa’ya karşı karar verdi” başlığına yer verildi.
‘POLİTİKASINI DAHA DA SERTLEŞTİREBİLİR’
Der Spiegel’de Şebnem Arsu, Maximilian Popp ve Hasret Topçu imzasıyla yayınlanan tahlilde, bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılının kutlanacağı hatırlatılarak, seçmenlerin bu bağlamda kıymetli bir karar vermek durumunda olduğu tabir edildi. Tahlilde, bu seçimlerle birlikte ‘siyasi sistemi ve devleti büsbütün kendi üzerine kuran Erdoğan ile mi yola devam edileceği, yoksa Türkiye’deki insanların bu sisteme son verip bir değişim mi isteyeceği, yani seçim sonuçlarının demokrasi ve hukuk devletine dönüş manasına mı geleceği’ sorularına cevap arandığı tabir edildi.
Erdoğan’ın seçim öncesi verdiği vaatleri, ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ına atıfla “Türkiye’yi yeniden kusursuz yapalım” iletisiyle özetleyen gazeteciler, bu bildirinin tek bir isme bağlandığını, bu ismin de Erdoğan olduğunu yazdı. Erdoğan’ın kampanyasının ‘dindarlık ve milliyetçilik karşımı’ bir temele oturduğunu belirten gazeteciler, rakibi Kılıçdaroğlu’nun birinci cinsin akabinde telaffuzunu sertleştirmesinin etkisiz kaldığını kaydetti. ‘Ülkenin yarısının Erdoğan’a karşı olduğunu’ belirten gazeteciler, “Erdoğan geçmişte tenkitlere baskı ile karşılık vermişti. Bu yolu takip edeceğinden korkulabilir” öngörüsünde bulundu.
Arsu, Popp ve Topçu, Erdoğan’ın üçüncü Cumhurbaşkanlığı devrinde karşı karşıya kalacağı en büyük zorluğun iktisat olacağını da söz ederek, “Batı’daki kimileri Erdoğan’ın iktidardaki 20 yılın akabinde yumuşayacağını umabilir. Erdoğan’ın iktisattaki zorluklar sebebiyle gidişatını düzeltme ihtimali de olabilir. Ancak bu çok da mümkün değil. Erdoğan daha evvel seçim zaferlerinden sonra siyasetini daha da sertleştirmişti” dedi.
‘KILIÇDAROĞLU YANLIŞ ADAY MIYDI?
TAZ gazetesinde Jürgen Gottschlich imzasıyla yayınlanan tahlilde de “Recep Tayyip Erdoğan Kemal Kılıçdaroğlu karşısında kazandı. Rakibi de yeterli bir sonuç aldı. Pekala, o yanlış aday mıydı?” diye sordu. Seçimin birinci çeşidi sonrası çıkan harita ile ikinci cins sonrası çıkan haritanın neredeyse tıpkı olduğunu hatırlatan gazeteci, “Ülkedeki ayrışma, bir sefer daha teyit edilmiş oldu. Buna bir de yurt dışı oyları eklendi. Almanya ve Avusturya’daki seçmenler Erdoğan’ın bir kere daha kazanabileceği halde oy verdi” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘devletin tüm araçlarını’ kullanarak Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu karşısında yüzde 50’nin sırf biraz üzerinde oy alabildiğini yazan gazeteci, muhalefetteki pek çok kişinin Kılıçdaroğlu’nun yerinde Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesi halinde Erdoğan’ın tahminen de kaybedeceğine inandığını aktardı.
‘ÜLKE HİÇ OLMADIĞI KADAR SÜRATLE ROTADAN SAPABİLİR’
Die Zeit gazetesi de Michael Thumann imzasıyla yayınlanan seçim tahlilinde “Kimlik her şeyin üzerinde” başlığını kullandı. Thumann, “ABD ile ıstırap, Putin ile dostluk ve Çin ile yakınlaşma: Türkiye, Erdoğan iktidarının üçüncü on yılında daha evvel hiç olmadığı kadar süratli bir formda rotadan sapabilir” öngörüsünde bulundu.
Seçim sonuçlarında kimlik temasının karar verici olduğu müşahedesini paylaşan Michael Thumann, “Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü oy verdiği okulun önünde güya yeni güçlü olmuş mahallî bir siyasetçiymiş üzere nakit para dağıttı. Ancak, Erdoğan’ın seçimi kazanması para sebebiyle değildi. Zira o insanları yoksullaştırdı. Ülkesini son 25 yılın en ağır ekonomik krizi ile karşıya bıraktı” değerlendirmesinde bulundu.
‘BATI’YA ARTIK DAHA DA AZ BAKABİLİR’
Handelsblatt gazetesinde Ozan Demircan imzasıyla yayınlanan “Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak kaldı: Seçim zaferi ne manaya geliyor?” başlıklı tahlilde, “Cumhurbaşkanı Erdoğan üçüncü devrine giriyor. Seçim zaferini siyasetine verilen bir onay olarak görebilir. Hal bu türlü olunca gelecekte Batı’ya daha da az bakabilir” denildi.
Erdoğan’ın şimdi oy sayımı sürerken seçimi kazandığına dair konuşma yaptığını hatırlatan Demircan, Erdoğan’ın konuşmasında Mart 2024’te yapılacak lokal seçimlere işaret ettiğini ve İstanbul ve Ankara’yı muhalefetten geri almak istediğini söylediğini yazdı.
‘EĞER ERDOĞAN HAKKINDA BİR REFERANDUMSA…’
Son olarak, Nikolas Busse imzasıyla yayınlanan “Türkiye Avrupa’ya karşı karar verdi” başlıklı seçim tahlilinde, Türkiye’deki seçimlerin adaletli olmadığını söylemek için gereğince sebep olduğu yorumu yapıldı. Medyanın hükümet kontrolünde olduğunu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında ise siyasi yasak kararı olduğunu hatırlatan Busse, HDP’nin de hukuk yoluyla siyasi rekabetten uzak tutulmaya çalışıldığını belirtti.
Ülkedeki ekonomik kriz ve 6 Şubat sarsıntıları üzere bir dizi etmen sebebiyle ortamın muhalefetin kazanması için elverişli addedilebileceğini yazan Busse, Erdoğan’ın buna karşın kazandığını kaydetti. Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı ikinci tipe zorlamasının ‘tüm eksiklikleriyle birlikte Türkiye’nin bir diktatörlük olmadığını’ gösterdiği yorumunda bulunan Busse, “Eğer pazar günkü seçim hakikaten Erdoğan hakkında bir referandumsa, o halde Türkiye Avrupa’ya karşı bir karar aldı. Ülke Doğu’ya bakıyor, Batı’ya değil” dedi. (DIŞ HABERLER)